Nafaka Davaları ve Çeşitleri

NAFAKA DAVALARI VE ÇEŞİTLERİ 1-Tedbir Nafakası 2-Yoksulluk Nafakası 3-İştirak Nafakası 4-Yardım Nafakası Tedbir Nafakası A)Boşanma davasından önceki tedbir nafakası: Eş ve Reşit olmayan çocuklar yararına hükmedilecek tedbir nafakasıdır. Bağımsız bir dava olarak açılır. Başvurma harcı dışında ,yıllık nafaka bedeli(talebi) üzerinde nisbi harç alınır. Esas defterine kaydı yapılır. Nisbi Avukatlık ücretine hükmedilir. Görevli Mahkeme: Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesidir. Yetki sınırlaması yoktur,her yerde açılabilir. Reddedilen miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilemez. Tamamen ret halinde ise maktu vekalet ücretine hükmedilebilir. Nafakaya hükmedilebilmesi için kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu her türlü delil ile ispat etmesi gerekir.(kocasının dövdüğü,ağır ihmali,dışarı attığı,başka kadınla ilişkisi olduğu gibi.) Hükmedilecek nafaka tarafların sosyal ve ekonomik şartlarına uygun olmalıdır. Nafaka isteyen üzerinde zenginlik kaynağı oluşturmamalıdır. MK. 4 maddesinde ki Hakkaniyet Kuralları esas alınmalıdır. Nafakanın başlangıç tarihi Dava tarihidir. Tedbir nafakasında faize hükmedilemez. Nafaka Türk Parası üzerinden hükmedilmelidir. Talep yabancı para dahi olsa hüküm TL. üzerinden o günkü kur üzerinden hükmedilmelidir. Ancak tarafların nafakanın yabancı para üzerinden olmasını birlikte istemeleri hariç. Nafakanın bitiş tarihi hüküm fıkrasında gösterilemez. Tedbir nafakasından sonra boşanma davası açılır ise her iki dosya birleştirilebilir. Ancak buna rağmen nafakanın bitiş tarihi gösterilemez. Kocanın bakım borcu mutlak olduğu için işsiz olması nafakaya hükmedilmesine engel değildir. (Çalışamayacak derecede Hasta ve sakat olması, askerlik görevini yapıyor bulunması-hiçbir mal varlığı yok ise-,v.b. istisnalar hariç-ancak bu istisnanın da istisnaları vardır. Bu istisnalar mutlak değildir. Önemli:Nafaka şahsa bağlı bir haktır. Önceden vazgeçilmesi yani feragat edilmesi kesin hüküm oluşturmaz ,sonradan ayrı bir dava ile yeniden istenebilir. Nafaka ölüm ile sona erer. Mirasçılara geçmez. Kadının varlıklı yada maaşlı olması kocayı nafaka borcundan kurtarmaz. Bu tür nafakalarında artırılması yada tenzili mümkündür. Önemli:Koca yurt dışında çalışıyor ve maaşı da belli değil ise “Çalışma bakanlığı Yurt dışı işçi Sorunları Genel Müdürlüğü” ne müzekkere yazılarak ortalama maaş miktarı belirlenmelidir. Çocuklar için verilen tedbir nafakası reşit olana kadar geçerlidir. B)Boşanma Davası sırasında hükmedilecek olan Tedbir Nafakası: Ayrılık ve Boşanma davası açıldığı takdirde Hakim MK.137 maddesinin amir hükmü nedeniyle Re’sen (kendiliğinden) çocuklar ve eşin iaşesi,bakımı ve eğitimi için maddi tedbirleri almak zorundadır. Tedbir nafakası Boşanma davası tarihinden başlayıp hükmün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere hükmedilir. Tedbir nafakası hem hüküm fıkrasında yazılmalı hem de birden fazla oturum var ise ara kararında yazılmalıdır. Bu tür tedbir nafakasında da feragatin önemi yoktur. İlk duruşma nafaka istemeyen eş ileri ki duruşmalarda isteyebilir. Doğmamış nafakadan(haktan) feragat mümkün değildir. Önemli:İlk duruşmada hakim ara kararı ile belli oranda tedbir nafakasına hükmederse ,bu nafaka nasıl tahsil edilir ? Öncelikle nafakayı hak eden eş hemen ara kararının bulunduğu duruşma tutanağının onaylı suretini alarak İcra müdürlüğüne başvurmalı ve Örnek 49′a göre ödeme emri gönderilmelidir. Önemli:Hakim tensip zaptı ile birlikte tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını araştırmalıdır. Bu çok önemlidir. Bu araştırma formalite gereği olmamalıdır. Mümkünse müzekkerede mal varlığına ve var ise maaşa ve yan gelirlere ilişkin sorular ayrıntılı olmalıdır. Tedbir nafakasını boşanma davası ile birlikte yada yargılamanın her aşamasında eş kendisi ve çocukları için isteyebilir. ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat etmek zorunda değildir. Çünkü boşanma davasının varlığı ayrı yaşamakta eşlerin haklı olduğunu gösterir.(MK:162/2) Tedbir nafakasında da MK.4 maddesi göz önünde bulundurulmalıdır. Kanımca M.K.dan doğan birçok davalarda en son çözüm hakim bu geniş takdir yetkisine dayanabilir. Önemli:Hakim talep olmasa da mutlaka bu konuda bir karar vermek ve tedbir almak zorundadır. Başvuru ve ilam harcı alınmaz. Çünkü fer’i nitelikte bir taleptir. YOKSULLUK NAFAKASI  Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. (YTMK 175. madde) YTMK’da kadın erkek eşitliği gereği, yoksulluk nafakasını kadın da ödeyecektir. Eski Medeni Kanun’da kadının yoksulluk nafakası ödemesi için refah halinde bulunması şartı aranıyordu. Eski kanuna göre, ancak, zengin kadın erkeğe yoksulluk nafakası verirdi. Yeni kanunda bu koşul kaldırıldı. Yoksulluk nafakası ödemede kadın-erkek koşulları eşit kabul edildi. Süresiz olarak ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası; taraflardan birinin evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar. Veya, nafaka alacaklısının; 1) Yoksulluğunun ortadan kalkması (işe girmesi, miras kalması gibi) 2) Evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması 3) Haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Şartları: 1-Kesinleşmiş bir boşanma kararı olmalıdır. 2- Mutlaka açık bir talep olması gerekir. Yazılı yada Tutanağa geçirilmek şartı ile sözlü olabilir. Eşlerin her ikisi de isteyebilir. 3-Nafaka isteyen eşin kusurunun diğer eşten fazla olmaması gerekir. Yani asli kusurlu olmamalıdır. Eşit kusur halinde de nafakaya hükmedilebilir. 4-Boşanma sonucu eşin yoksulluğa düşmesi gerekir, Hakim tarafından araştırılmalıdır. Yoksulluk nafakası süresiz olarak hükmedilmelidir. “Bir yıl, 5 yıl yada 10 ay süre ile” gibi süre konulamaz. Nafaka talebi ,boşanma ile birlikte istenilmiş ise ayrıca nisbi ve başvuru harcı alınamaz Önemli:Kadının sakat olmaması,eğitim düzeyinin iyi olması ve ileride muhtemelen babasından dolayı maaşa bağlanması yada bir işe-memuriyete girmesi söz konusu ise bu durum doğmamış ve muhtemel bir alacak olduğu için bu savunmaya değer verilemez. Ancak bu olasılık gerçekleşmiş ise o zaman yeniden talep değerlendirilir. Önemli:Başkası ile gayri meşru hayat yaşayan ( örneğin imam nikahlı evlilikler) eşin nafaka isteme hakkı ortadan kalkar. YTMK’nın getirdiği bir başka yenilik de, nafaka alacaklısının her yıl artırım davası açma konusundadır. Eski Medeni Kanun’da nafaka alacaklısı her yıl artırım davası açmak zorundaydı. Bu durum mali durumu iyi olmayan, maddi sıkıntı içinde olan nafaka alacaklısı için bir külfetti. YTMK’nın 176. maddesine 5. fıkra eklenerek her yıl nafaka artırım davası açma mecburiyeti ortadan kaldırılmıştır. Tarafların istemi halinde, nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödenebileceğini hakim karara bağlayabilir. Taraflar isterlerse, hakim gelecek yıllarda TEFE, TÜFE, DİE veya döviz artış oranına göre artırılmasına önceden karar verebilecektir. Böyle bir karar alan nafaka alacaklısı, her yıl avukat ücreti veya mahkeme masrafı ödemekten kurtulacaktır. Yoksulluk nafakasına karar vermeden önce -edinilmiş mallara katılma rejimi gereği- eşe düşecek artık değer payının hesaplanması gerekmektedir. Örnek: Ayşe ile Ferit 10 yıldır evliler. Boşanıyorlar. Ayşe bankada müdür olarak çalışmaktadır. Ferit çalışamıyor. Ayşe geçimini ancak karşılamaktadır, lüks ve refah içinde değildir. Ferit yoksulluk nafakası isterse, YTMK’ya göre Ayşe yoksulluk nafakası ödeyecektir. İŞTİRAK NAFAKASI  Çocukların geleceğinin korunması , eğitimi-terbiyesi ,iaşesi için, boşanma kararından sonra velayeti kendisine verilmemiş olan eşin (karı-koca) çocukları için vermesi gerekli olan bir nafaka çeşididir. İştirak nafakasının başlangıcı boşanma kararının kesinleşme tarihidir.Bitiş tarihi ise çocuğun reşit olduğu tarihtir. Hakim Resen (kendiliğinden) göz önüne almalıdır ve her bir çocuk için ayrı ayrı ve her çocuğun konumu yine ayrı ayrı değerlendirilerek uygun bir nafakaya karar vermelidir. Çocuğun varlıklı olması anne-babasının bu nafakadan kurtarmaz. Sadece miktarı üzerin de etkisi olabilir. Boşanma kararı ile iştirak nafakasına karar verilmemiş ise daha sonra dava açılabilir. Reşit çocuk için iştirak nafakasına hükmolunamaz. Velayet hakkının nez’i halinde iştirak nafakası istenemez. . Nafaka davaları nerede açılacak? Boşanma davası açılmış, karar kesinleşmiş ve aradan seneler geçmiş yeniden nafaka veya nafaka artırım davası açılacak. Bu yeni dava nerede açılacak? YTMK’ya (177. Madde) göre, boşanma kararından sonra açılacak nafaka davası, nafaka alacaklısının oturduğu yerdeki mahkemedir. (Yasal yerleşim yerindeki mahkeme.) Bu durumda zor şartlarda yaşadığı kabul edilen nafaka alacaklısının diğer tarafın bulunduğu şehre giderek dava açmak için masraf yapması önlenmiş olmaktadır. Bu kolaylık, YTMK’nın getirdiği bir yeniliktir. Dava zamanaşımı Evliliğin boşanmayla sona ermesi halinde, boşanmaya bağlı olarak açılacak maddi ve manevi tazminat ve yoksulluk nafakası davaları, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Eski Medeni Kanun’da bu süre 10 yıldı. YTMK (178. madde) boşanma ile ayrılan eşler arasında açılacak davaların uzun zaman devam etmesini istememiş ve bir yıllık süre sınırı getirmiştir. Örnek: Aylin ile Şefik beş yıldır evliler. Aylin ani bir kararla boşanma davası açar. Boşanır. Yoksulluk nafakası istemeyi unutmuştur. Aylin boşanmadan sonra büyük bir maddi sıkıntıya düşer. Geçinmede zorluk yaşar. Boşandığı kocasına yoksulluk nafakası açar. Hakim, boşanma dosyasını inceler. Boşanma kararı dokuz ay önce kesinleşmiştir. Henüz bir yıl geçmediğinden, Aylin’in yoksulluk nafakası istemi incelenecek ve karara bağlanacaktır. Boşanmadan sonra açılacak her türlü maddi, manevi ve yoksulluk nafakası isteme süresi boşanma kararının kesinleşmesinden sonra YTMK’ya göre bir yıldır. GÖREV VE YETKİ 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesine göre yardım nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. (TMK m. 365) TARAFLAR Yardım nafakası davası eğitimi devam eden 18 yaşını doldurmuş müşterek çocuk tarafından bizzat açılır. Ayrıca nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da bu dava açılabilir (TMK m. 365/4). Dava TMK m. 365'e göre mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır YARGITAY KARARI T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi Esas: 2007/1490 Karar: 2007/1544 Karar Tarihi: 08.02.2007 (4721 S. K. m. 4, 197) Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Karar: Davacı, eşine karşı gereken saygıyı gösterdiği halde kendisini dövdüğünü ve evden kovduğunu son altı aydır kız kardeşinin yanında kaldığını beyanla 1000. YTL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının evinden ayrı yaşamasını haklı kılan delil gösterilmediğinden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. TMK 197. maddesine göre; eşlerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin kusuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Somut olayda, davacı tanığı (davacının kardeşi) ablasının eşinden dayak yediğini ve kendisine sığındığını, 2 yıl önce de eşinden dayak yediği için evden kaçtığını beyan etmiştir. Davalı tanıkları da dövme olayı hakkında açıkça beyanda bulunmamış iseler de davacı tanığın beyanını doğrular nitelikte açıklamada bulunmuşlardır. Bu durumda mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilmesi gerekirken davacı tanığının beyanına ve bunu destekler mahiyetteki davalı tanıklarının beyanına itibar edilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün koşullarına ve de TMK’nun 4. maddesinde yer alan ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir. Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 2011-09-20 04:10:56 ÜNİVERSİTE HAZIRLIK KURSU  3.HD Esas: 2005/11270 Karar: 2005/10607 Karar Tarihi: 02.04.2005 Somut olayda; Davacının Üniversiteye hazırlandığı ve dershaneye kaydını yaptırdığı anlaşılmaktadır. Dosyada davacının iş bulduğu da kanıtlanmamıştır. Her ne kadar davacı reşit ve sağlıklı olması sebebiyle çalışabilir konumda ise de, davanın açıldığı gün itibariyle işsiz olduğu sabittir. Günün ekonomik koşulları dikkate alındığında da davacının iş bulma imkânı oldukça güçtür. Ayrıca, Üniversiteye hazırlanabilmek ve sınavda başarılı olmak için de eğitim dışında bir işle uğraşmaması gereklidir. Mevcut şartları gereği davacı çocuğun <yoksulluk içinde> bulunduğunun kabulü zorunludur. 3.HD Esas: 2002/9456 Karar: 2002/10352 Karar Tarihi: 24.09.2002 Yardım nafakası talep edilebilmesi için yüksek öğrenime devam etmek zorunlu olmayıp, üniversite sınavına girmek için hazırlık yapmak ve dershaneye devam etmek de yeterlidir. Davacı maddi imkânsızlık sebebiyle Erzurum'da bulunan okula devam edemediğini yerleşim yeri olan Malatya'da üniversiteye devam edebilmek için tekrar üniversite giriş sınavına hazırlandığını iddia etmiş, yaptırılan araştırmada da davacının akrabaları ve annesinin yardımı ile yaşamını sürdürdüğü tespit edilmiş, dolayısı ile bu iddianın samimi olduğu anlaşılmıştır. 3.HD Esas: 2008/15718 Karar: 2008/16244 Karar Tarihi: 07.10.2008 Somut olayda davacı 20.07.1989 doğumlu olup, 19 yaşında lise mezunu bir işte çalışmaz ve üniversite hazırlık kursuna devam etmektedir. Ancak; davacının üniversite sınavlarını kazanıp, üniversite eğitimi yapabilmesi için üniversite hazırlık kursuna gitmesi gerektiği göz önüne alındığında bir süre daha ekonomik olarak babasının yardımına ihtiyacı vardır. Mahkemece, ülke şartları göz önüne alınarak üniversite eğitimi yapmak isteyen davacının bu isteği olağan karşılanarak üniversite sınavlarını kazanması için babasının ekonomik desteğine ihtiyacı olduğu gözetilerek yardım nafakası alması gözetilmeden yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. 3.HD Esas: 2004/1842 Karar: 2004/1768 Karar Tarihi: 08.03.2004 Davacı, 10.1.1985 doğumludur. Orta öğrenimini bitirmiş, yüksek öğrenime hazırlanmaktadır. Anne, baba yüksek öğrenim yapan veya yapmak isteyen çocuklarına uygun süre yardım etmek zorundadır. Türkiye'deki öğretim koşulları dikkate alındığında liseyi bitiren çocuğun kursa gitmesi zorunluluğunun bulunduğu kuşkusuzdur. Üniversiteye giriş için beklenmesi gereken makul sürede geçmemiştir. Dava tarihinde davacı henüz ergin olmuştur. O halde üniversite sınavlarına hazırlandığı belirlenen davacı için Türk Medeni Kanununun 364.maddesi koşulları oluştuğundan (davalının geliri de nazara alınarak) uygun yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. YARDIM NAFAKASI DAVASI MİRASÇILIKTAKİ SIRA GÖZ ÖNÜNDE TUTULARAK AÇILIR 3.HD Esas: 2008/9868 Karar: 2008/14968 Karar Tarihi: 18.09.2008 Davacı, 2 yıllık okulu bitirmiş olması ve yeniden ÖSS sınavlarına girmesi nedeniyle, davalı babanın yardımına ihtiyacı bulunduğunu ileri sürerek aylık 400,00.YTL yardım nafakası talep ve dava etmiş, dava sırasında 4 yıllık okula kayıt yaptırmış olması nedeniyle mahkemece davanın kısmen kabulü ile aylık 200,00.YTL nafaka tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Yine 365. maddesi uyarınca; işbu nafaka davasının, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılması gerekir. Nafaka yükümlülerinden bir veya bir kaçından nafaka istenilmesi halinde diğerlerinin yükümlü olacağı nafaka miktarı gözetilerek (indirilerek) nafaka takdir edilmelidir. Somut olayda, davacı sadece babasından yardım nafakası talebinde bulunmuş, mirasçılıkta aynı derecede bulunan ve memur olması nedeniyle maaşı bulunduğu anlaşılan annenin ise sosyal ve ekonomik durumu tespit edilmeden ve annenin katkısı gözetilmeden, davalının tespit edilen geliri ve bakmakla yükümlü olduğu diğer çocukları ile yükümlülükleri nazara alınmadan nafakaya hükmedilmiştir. EĞİTİMİ DEVAM ETMEYEN ERGİN ÇOCUĞUN YARDIM NAFAKASI ALABİLECEĞİ HAKKINDA  YARDIM NAFAKASININ EĞİTİMİN SONA ERMESİYLE SONA ERMEYEBİLECEĞİ HAKKINDA 3.HD Esas: 2005/8046 Karar: 2005/8241 Karar Tarihi: 21.07.2005 Somut olayda; davacı dershaneye devam ettiği için nafakaya hükmedilmesi isabetlidir. Nafaka süresinin dershane sezonu sonu olan 2003 Haziran ayına kadar belirlenmiş olması doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrası 1.bent 2.satırında yer alan <davacının dershane sezonu 2003 Haziran ayına kadar devam etmiş olduğundan yardım nafakasının 2003 Haziran ayına kadar geçerli olmasına <cümlesinin karar metninden çıkarılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 3.HD Esas: 2007/19979 Karar: 2008/2019 Karar Tarihi: 14.02.2008 Davacı vekili 12.3.2007 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin reşit olmadan önce açılan davada lehine 50,00 YTL nafakaya hükmedildiğini, 18 yaşını doldurmakla nafaka sona ermiş ise de, halen eğitimi devam ettiğinden aylık 150,00 YTL yardım nafakası takdirini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; kızının hemşirelik okulu son sınıfında öğrenci olması nedeniyle okulun haziranda biteceğini ve çalışmaya başlayacağını takdirin mahkemeye ait olduğunu savunmuştur. Somut olayda; beyanlardan davacının dava tarihinde lise son sınıfta okuduğu ve davanın devamı sırasında Haziran ayında okulu bitirdiği anlaşılmakta ise de, ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılmadan bu tarihten sonra yardım yükümlülüğünün devam edip etmediği belirlenememiştir. O halde, Mahkemece; davanın (yardım nafakası) niteliği gözetilerek, inceleme ve araştırma yapılıp, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde süresiz nafaka kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3.HD Esas: 2004/14313 Karar: 2004/14305 Karar Tarihi: 23.12.2004 Somut olayda, davacının mezun olduktan sonra iş bulup çalıştığı iddia ve ispat edilmiş değildir. O halde, davacı yararına mezun olduğu tarihle sınırlı olacak şekilde nafakaya hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. 3.HD Esas: 2003/9895 Karar: 2003/10126 Karar Tarihi: 15.09.2003 Somut olayda, her ne kadar davacı reşit ve üniversite mezunu olması sebebiyle çalışabilir konumda ise de; davanın açıldığı gün itibariyle işsiz olduğu sabittir. Davacının sağlık açısından problemli olması ve ülkedeki işsizlik durumu gözetildiğinde kısa süre de iş bulma imkânı da oldukça güçtür. Böylece hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan kız çocuğunun zaruret içerisinde bulunduğunun kabulü zorunludur. Davalının gelirinin düşük olması ise; nafaka miktarının tayininde dikkat edilecek hususlardandır. 3.HD Esas: 2003/8873 Karar: 2003/8208 Karar Tarihi: 30.06.2003 Davacı ( kız çocuğu ), davalı ( babasından ) aylık 400.000.000 lira yardım nafakası talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacının 38 yaşında olup, çalışmasına engel bir halinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, her ne kadar davacı reşit ve sağlıklı olması nedeniyle çalışabilir konumda ise de; davanın açıldığı tarih itibariyle işsiz olduğu sabittir. Öğrenim durumu dikkate alındığında ve ülkedeki ekonomik yapı gözetildiğinde davacının iş bulma imkânı da oldukça güçtür. Böylece hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan kız çocuğunun zaruret içinde bulunduğunun kabulü zorunludur. Salt iddiaya dayalı olarak kanaat edinilmesi suretiyle delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. YARDIM NAFAKASI DAVASININ ERGİN ÇOCUK TARAFINDAN AÇILMASI GEREKTİĞİ HAKKINDA DEVAM EDEN İŞTİRAK NAFAKASI DAVASI SIRASINDA ERGİN OLAN ÇOCUĞUN AYRICA NAFAKA DAVASI AÇMASI GEREKTİĞİ HAKKINDA İŞTİRAK NAFAKASININ YORUM YOLUYLA SÜRDÜRÜLEMEYECEĞİ HAKKINDA 12.HD Esas: 2005/12338 Karar: 2005/16008 Karar Tarihi: 18.07.2005 MK'nun 328/2. maddesi gereğince; çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın eğitim sonuna kadar çocuğa bakma görevi için yapılacak ödemeye veya MK'nun 364. maddesinde öngörülen yardım nafakasına hükmedilmeden sona eren iştirak nafakasının yorum yoluyla sürdürülmesi mümkün değildir. Burada, "ilam hükmünü ortadan kaldırmak" değil, "uygulama sahasını saptamak" söz konusudur. O halde, şikâyetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir. 2.HD Esas: 2006/5194 Karar: 2006/12312 Karar Tarihi: 25.09.2006 Davacı, Öznur'a velayeten iştirak nafakası artışını talep etmiştir. Öznur dava tarihinde ergin olmuştur. Öznur tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 364. maddesine göre açılmış bir dava olmadığı halde isteğin kabulü doğru değildir. 2.HD Esas: 2006/5200 Karar: 2006/12702 Karar Tarihi: 28.09.2006 Müşterek çocuk Hilal tarafından Türk Medeni Kanununun 364. maddesine dayalı usulüne uygun ve harcı verilerek açılmış yardım nafakası davası yoktur. İştirak nafakasının artırılması davası sırasında ergin olan Hilal tarafından dosyaya sunulan vekâletname yardım nafakası talebi olarak değerlendirilemez. Hilal Semerci 13.3.2005 tarihinde ergin olmuştur. Bu tarihle sınırlı olarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 3.HD Esas: 2005/12531 Karar: 2005/12163 Karar Tarihi: 21.11.2005 Evlilik birliği içinde müşterek çocuk için hükmedilen tedbir nafakası, küçüğün reşit olduğu tarihte sona erer. Küçük reşit olmakla birlikte öğrenime devam ediyorsa bizzat kendisi TMK'nun 328/2 ve 364. maddeleri gereğince açacağı davada yardım nafakası talebinde bulunabilir. Mahkemece küçük için tedbir nafakasının 18 yaşını doldurduğu 21.03.2005 tarihine kadar hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 2.HD Esas: 2004/2315 Karar: 2004/3202 Karar Tarihi: 15.03.2004 Müşterek çocuk Seda 27.04.2003 tarihinde ergin olmuştur. Seda tarafından Türk Medeni Kanununun 328 ve 364 maddelerine göre usulüne uygun açılmış bağımsız bir dava yoktur. Seda'nın vekâlet vermesi sonucu değiştirmez. Mahkemece reşit olduğu tarihle sınırlı olarak tedbir nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. HÜKMEDİLEN NAFAKANIN DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAĞI HAKKINDA 3.HD Esas: 2005/3583 Karar: 2005/4012 Karar Tarihi: 12.04.2005 Davacının talebi, TMK'nun 364. maddesi kapsamında yardım nafakası niteliğindedir. Mahkemece dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar aylık 100.000.000 lira tedbir mahiyetinde nafakaya hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Ayrıca, nafaka davalarında nafaka miktarı (28.11.1956 gün, 15 E. 15 K. sayılı Y.İ.B.K.) dava tarihinden geçerli olduğuna göre, karar kesinleştikten sonra aylık 300.000.000 lira nafakaya hükmedilmesi de doğru görülmemiştir. 3.HD Esas: 2005/13908 Karar: 2005/14023 Karar Tarihi: 19.12.2005 Yardım nafakası davalarında; mahkemece hükmedilen nafakanın geçerlilik tarihi daima dava tarihidir. Bu husus, 28.11.1956 gün 15 E., 15 K. sayılı Y.İ.B.K.'da "nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder" şeklinde belirtilmiştir. Nafakanın, aylık ödeneceği hususu da kanun hükmüdür. YÜKSEK LİSANS YAPAN ÇOCUĞA YARDIM NAFAKASI VERİLECEĞİ HAKKINDA  2.HD Esas: 2005/4125 Karar: 2005/6578 Karar Tarihi: 21.04.2005 Davacı Didem'in halen Uludağ Üniversitesi Fen Bilimler Fakültesi Çevre Mühendisliğinde yüksek lisans yaptığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Davacı Didem için uygun miktar yardım nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde kara verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİNDE OKUYAN ÇOCUĞUN YARDIM NAFAKASI İSTEYEBİLECEĞİ HAKKINDA  AÇIK ÖĞRETİM LİSESİNDE OKUYAN ÇOCUĞUN YARDIM NAFAKASI İSTEYEBİLECEĞİ HAKKINDA  İKİNCİ ÖĞRETİMDE OKUYAN ÇOCUĞUN YARDIM NAFAKASI İSTEYEBİLECEĞİ HAKKINDA 3.HD Esas: 2005/7842 Karar: 2005/8204 Karar Tarihi: 19.07.2005 Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1992 tarih ve 1992/2–548 E. ve 1992/710 K. Sayılı kararı gereğince "Açık öğretim de okuyan çocukta yardım nafakası isteyebilir". Somut olayda, davalı babanın ekonomik durumunun çok iyi olduğu, davacının kız çocuğu olup, halen eğitimine devam ettiği anlaşılmakla, hakkaniyet esaslarına uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 3.HD Esas: 2004/5725 Karar: 2004/5712 Karar Tarihi: 27.05.2004 Somut olayda; Davacının Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi (Açık Öğretim) bölümünde öğrenci olduğu mevcut belgelerden anlaşılmaktadır. Çocuğun Yaygın (açık) veya Özgün öğretimde öğrenci olması yardım nafakası istemesine engel hal değildir. Davacının iş bulduğu ve işle öğrenimi bir arada yürütebileceği de kanıtlanmamıştır. Her ne kadar davacı reşit ve sağlıklı olması sebebiyle çalışabilir konumda ise de, davanın açıldığı gün itibariyle işsiz olduğu sabittir. Günün ekonomik koşulları dikkate alındığında da davacının iş bulma imkânı oldukça güçtür. Ayrıca, okuduğu okulu süresinde bitirebilmesi için eğitim dışında bir işle uğraşmaması da gereklidir. Mevcut şartları gereği davacı çocuğun <yoksulluk içinde> bulunduğunun kabulü zorunludur. 3.HD Esas: 2004/5968 Karar: 2004/5883 Karar Tarihi: 01.06.2004 Davacı Vedat'ın Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2. Öğrenimde okuduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1992 tarih ve 1992/2–548–710 s. kararında açık öğretim fakültesinde okunması dahi yardım nafakası istenilmesine engel bir durum olarak kabul edilmemiştir. O sebeple mahkemece davacının ikinci öğretimde okuyor olması sebebiyle çalışma imkânının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması doğru değildir. 3.HD Esas: 2004/9535 Karar: 2004/10483 Karar Tarihi: 05.10.2004 Açık Öğretim Lisesinde halen kayıtlı öğrenci olan reşit çocuk eğitimi devam ettiğine göre (TMK md.364/son, md.328) davalı babasından yardım nafakası isteyebilir. Bunun için öğrencinin süresinde okulunu bitirmesi ya da devamsızlıkta bulunması gibi özel koşullar öngörülerek istemin reddi usul ve kanuna uygun bulunmamıştır. Ayrıca, çalışabilir yaş, sağlık ve güce sahip olunması, somut olarak iş bulunarak çalışıldığı ve böylece gelir sahibi olunduğu dolayısı ile yoksulluğu da ortadan kaldırdığı anlamına da gelmediğinden bu gerekçeyle de yardım nafakasının reddedilmesi doğru görülmemiştir. 3.HD Esas: 2003/13807 Karar: 2003/13688 Karar Tarihi: 18.11.2003 Somut olayda; her ne kadar davacı reşit ve sağlıklı olması, ayrıca okula devam zorunluluğu bulunmaması nedeniyle çalışabilir konumda ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle işsiz olup öğrenim sürecide devam etmektedir. Mevcut bir işin varlığına rağmen çalışmadığı da savunulup kanıtlanmış değildir. O halde hiçbir geliri bulunmayan ve öğrenci olan çocuğuna baba yardım etmekte yükümlüdür. ANNE YANINDA KALMANIN YARDIM NAFAKASI İSTEMEYE ENGEL BİR HAL OLMADIĞI HAKKINDA 3.HD Esas: 2005/7985 Karar: 2005/8310 Karar Tarihi: 21.07.2005 Somut olayda; her ne kadar davacı reşit ve çalışabilir konumda ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle işsiz olduğu sabittir. Günün ekonomik koşulları dikkate alındığında da davacının iş bulma imkânı oldukça güçtür. Davacının annesi yanında kalması, onu sadece barınma ihtiyacından kurtarır. Davalı babanın hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan kız çocuğuna uygun bir miktarda yardımda bulunması kanunun lafzına ve amacına uygun olduğu gibi, hakkaniyet de bunu icabettirir. GEÇİMİNİ TEMİNE YÖNELİK ÇALIŞMANIN YARDIM NAFAKASI ALMAYA ENGEL BİR HAL OLMADIĞI HAKKINDA 3.HD Esas: 2005/7849 Karar: 2005/8137 Karar Tarihi: 18.07.2005 Somut olayda; her ne kadar, davacı reşit ve sağlıklı olması nedeniyle çalışabilir konumda ise de; yaşı itibariyle henüz öğrenim çağında olduğu anlaşılmaktadır. Kanun hükmünde de belirtildiği gibi eğitimi devam eden çocuğa, ana ve baba eğitimi sona erinceye kadar bakmakla yükümlüdür. Anayasa'nın 27 ve 42 maddesi uyarınca herkes, bilim ve sanatı öğrenmek, fikri ve bedeni kabiliyetlerini geliştirmek hakkına sahiptir. Günümüzdeki ağır ekonomik koşullar karşısında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin mümkün olmayacağı bir kural ve karine olarak kabul edilmelidir. Davacının, üniversitede okuma arzusu ve bu amaçla hazırlık kurslarına gitmek istemesi onun en tabii hakkıdır. Davanın açıldığı sırada bir petrol istasyonunda cüzi bir miktar maaşla çalışması geçimini temine yönelik (zorunluluktan doğan) bir çalışmadır. O halde, hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan henüz reşit olmuş ve okuma isteğinde olan kız çocuğunun yardıma muhtaç bulunduğunun kabulü zorunludur. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SEHVEN İŞTİRAK NAFAKASI TALEP ETMENİN YARDIM NAFAKASI HÜKMÜ KURMAYA ENGEL OLMAYACAĞI HAKKINDA 3.HD Esas: 2004/1445 Karar: 2004/1529 Karar Tarihi: 02.03.2004 HUMK'nun 74.maddesi gereğince Hâkim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Aynı şekilde Hâkim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i talepler ile bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların tavsifleriyle bağlı değildir. Dolayısı ile olayları izah taraflara, uyuşmazlıklara uygulanacak kanunları belirlemek ise Hâkim’e ait bir görevdir ( 4.6.58 gün, 1516 sayılı YİBK ). Somut olayda davacı çocuk dava tarihi itibariyle reşittir. Böylece TMK'nun 328/l maddesi gereğince iştirak nafakası son bulmuştur. Ne var ki, çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ettiğine göre, ana ve babanın eğitim sona erinceye kadar bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderleri karşılama yükümlülükleri devam etmektedir ( TMK md.328/2 ). Böylece, bizzat reşit çocuk tarafından eğitimin devam ettiği açıkça belirtilerek açılan davadaki istem, TMK'nun 328/2.maddesi uyarınca 364/son maddesi kapsamında yardım nafakası verilmesine ilişkindir. O halde iştirak nafakasının artırılması yönündeki açıklama ve talep dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. 3.HD Esas: 2004/10805 Karar: 2004/11174 Karar Tarihi: 18.10.2004 Davacının lisede okuduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, öğrenimini sürdüren reşit olan çocuğun TMK.nun 328/2 ve 364. maddeleri gereğince nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır. Dava dilekçesinde, her ne kadar "önceki davada hükmedilen nafakanın artırılması" istenilmişse de; dava dilekçesi içeriğine göre, davacının asıl istemi; yardım nafakası mahiyetindedir. Davacının, nafakayı yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. 3.HD Esas: 2002/8032 Karar: 2002/9965 Karar Tarihi: 17.09.2002 Davacının yüksek okulda okuduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, öğrenimini sürdüren reşit olan çocuğun TMK. md.364/1'e göre nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır. Dava dilekçesinde her ne kadar... <kesilen iştirak nafakasının öğrenim sebebiyle tekrar 150.000.000 TL olarak bağlanması...> talep edilmiş ise de, dava dilekçesi bir tüm olarak incelendiği zaman davacının talebinin yardım nafakası olduğu anlaşılmaktadır. Davacının nafakanın ismini yanlış koymuş olması talebin niteliğini değiştirmez. 3.HD Esas: 2003/9128 Karar: 2003/10353 Karar Tarihi: 16.09.2003 HUMK'nun 74. maddesi gereğince Hâkim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten f