SÖZLEŞME HUKUKU SÖZLEŞME Sözlük anlamı, ‘’iki veya daha çok kişinin, aralarında bir hukuki bağ yaratmak, bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit’’ olan sözleşme mal ve hizmetlerin piyasada tedavülünü sağlaması nedeniyle hayatımızın içinde büyük bir yer tutar. Kişiler ihtiyaç duydukları mal ve hizmetleri edinmek amacıyla sözleşmeler kurar, ifa eder ve sonlandırırlar. Günlük yaşamda hiç farkına varmadığımız, kendiliğinden başlayıp sona eren sözleşmeler -ekmek almak, taksiye binmek gibi- yanında ağır sorumlulukların olduğu sözleşmeler de kurulur. TÜRK HUKUKUNDA SÖZLEŞME 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre sözleşme, iki tarafın borç ilişkisi kurma iradesi ile bir araya gelmesi ve birbirine uygun iradelerini açıklamasıyla meydana gelen hukuki ilişkidir. İradelerin karşılıklı ve birbirine uygun olması sözleşmenin kurulması için yeterlidir. Sözleşme hukukunun temel ilkelerinden birincisi, sözleşme hukukunun en temel ilkesi olan ‘sözleşme özgürlüğü’ ilkesidir. Bu ilkeye göre, kişiler sözleşme kurma, sözleşmenin karşı tarafını, biçimini ve çeşidini seçme, sözleşmeyi ortadan kaldırma veya değiştirme konusunda serbesttir. Taraflar hukuka, ahlaka, kanunun emredici hükümlerine, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve konusu imkânsız olmayan her türlü sözleşmeyi yapabilirler. Hukuka, ahlaka, kanunun emredici hükümlerine, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve ifası imkânsız borç edimini içeren sözleşmeler geçersizdir. Sözleşme hukukunun ikinci temel ilkesi ‘sözleşmenin nispiliği’ ilkesidir. Bu ilkeye göre ise, sözleşme ilişkisi yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hukuki sonuç doğurur, sözleşmeden doğan haklar ve borçlar sadece sözleşmenin diğer tarafına karşı ileri sürülür. SÖZLEŞME KURULURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Bir sözleşme düzenlenirken konusunun açıkça belirlenmesi, sözleşmenin hukuki niteliğinin belirlenmesinde ve uygulanacak hükümlerin tespitinde önem arz etmektedir. Hukuki nitelik belirlenirken, tarafların yüklendikleri borçların içeriği ve yüklenim biçimleri dikkate alınır. Tarafların yüklendikleri asli edimlerin tam, doğru ve eksiksiz bir şekilde belirlenmesi gerekir. Kanunda sözleşmeler yönünden şekil serbestisi ilkesi benimsenmiştir. Sözleşmenin yazılı olması şart değildir. Sözleşme sözle veya davranışla da kurulabilir. Kural şekil serbestisi olmakla birlikte kanunda bazı sözleşmelerin resmi şekilde veya yazılı yapılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Kanunen yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmenin sözlü yapılması sözleşmeyi geçersiz kılacağından şekil konusunda dikkatli olunmalıdır. Borcun ifa edileceği tarih taraflarca belirlenmemişse, borçluyu temerrüde düşürmek için ihtar yapılması gerekir. İhtar her türlü delil ile ispat edilebilir ise de sözleşmenin tarafları tacir ise Türk Ticaret Kanunu’ ndaki şekil kuralları gözetilir. Bu nedenle, tacirler temerrüt ihtarı konusunda dikkatli olmalıdır. Cezai şart kararlaştırılmışsa sözleşmeye eklenmesi gerekir. Cezai şart, borçlunun yüklendiği edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde alacaklıya belirlenen miktarda tazminatın ödeneceği yönünde taraflar arasında yapılan anlaşmadır. Taraflar tacir değilse, yetki sözleşmesi yapma, yetkili mahkeme belirleme imkânları bulunmamaktadır. Taraflar tacir ise, kanunun kendilerine yetki sözleşmesi yapma imkanı tanıdığını göz ardı etmemelidir. Sözleşme olağan veya olağanüstü sebeplerle sona erebilir. Olağan sona erme –sürenin sona ermesi gibi- halleri dışında olağanüstü sona erme hallerinin sözleşmede kararlaştırılması, fesih ihbarı yapılıp yapılmayacağı, yapılması halinde süresi, şekli ve ihbarda bulunmamanın sonuçlarının belirlenmesi gerekir. UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÖNERİLER Ülkemizde çoğunlukla sözleşmeler yazılı olarak değil sözlü olarak yapılmaktadır. Taraflar arasında uyuşmazlık çıktığında ciddi hak kayıpları yaşanmakta, sözlü kurulan sözleşme yeterli koruma sağlanmamaktadır. Sözleşmeler yazılı şekilde yapılmadığı takdirde tarafların hak ve yükümlülükleri, Hukukun Temel İlkelerine, Türk Borçlar Kanunu Özel- Genel Hükümlerine göre belirlenmektedir. Yazılı olarak yapılan sözleşmelerde ise çoğunlukla iradeler tam ve doğru bir şekilde sözleşmeye aktarılmamaktadır. İrade beyanlarının yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermeyecek şekilde ve eksiksiz olarak sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir. Bu nedenlerle, ispat kolaylığı bakımından kanunda yazılı şekil şartı aranmasa dahi sözleşmenin yazılı yapılması, tarafların kimlik ve adres bilgilerinin tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmesi, sözleşme yapan kişinin sözleşme yapma yetkisinin olup olmadığının denetlenmesi, sözleşmenin konusu, kapsamı, ödeme biçimi, yeri ve zamanı, teslim şekli ve zamanı, masrafların kime ait olacağı, uyuşmazlıkların çözümünde alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına gidilip gidilmeyeceği, imzaların huzurda alınması ve sözleşmenin niteliğine uygun düşen diğer hususlara –gizlilik, rekabet, sorumsuzluk vb.- sözleşmede açıkça yer verilmesi sözleşmenin ifasında, ihtilaf çıkması halinde yargılama sürecine büyük katkı sağlayacaktır. Özellikle, ticari alanda ve kişiler arası önemli sonuç doğurabilecek sözleşmeler düzenlenirken bir hukukçuya danışılarak hareket edilmesi uyuşmazlıkları azaltacaktır.